Süt doğada bulabileceğiniz en mükemmel besindir.  Bünyesinde gerekli olan tüm besin öğelerini barındırır.  Aynı zamanda insanlık tarihi kadar eskidir. Dünyaya geldiğimiz ilk andan itibaren midemiz sütle tanışır.   
Sağlıklı bir inek iki yaşından itibaren her yıl bir yavru yapar. Dokuz ay süren gebeliğinin son haftalarında memeleri sütle dolmaya başlar. Doğumla birlikte süt veren inekler eğer süt cinsi ise 30–40 kilo civarı günlük süt üretirler. Buzağısının günlük ihtiyacı 4-6 kilo olduğu için geriye kalan sütü bize vermekten mutlu olurlar. 
Bütün çiftlik sahiplerinin fizik kimya denklemlerini bildiklerini pek söyleyemeyiz.  Ancak hepsinin bildiği kesin bir denklem vardır:  “Hayvanına ne kadar iyi bakarsan, sana o kadar bol süt verir.”   
İyi bir inek sütü % 3.75 ile % 4 arası yağ içerir.  Marketlerde satılan kutu sütlerinin üzerinde  ” yağlı süt” yazar,  “tam yağlı ” yazmaz.  Çünkü onlar % 3 yağlıdırlar. yaklaşık % 1 yağları alınmıştır.   
İşlenmemiş inek sütünün yağ partikülleri sindirim sistemimizdeki gözeneklerden büyük olduğu için tam olarak kana geçmez. Bağırsak çeperini sıvayarak, vitaminli bir pomat gibi dokuları iyileştirir, dışkılamayı kolaylaştırır.  Kolesterol ve aşırı kalori alımına sebep olmaz.  Tereyağı ile büyüyen dedelerimiz ile margarin gençliği arasındaki fark bundandır.  Homojenize edilmiş sütlerin yağları basınçla patlatılarak,  küçük partiküllere dönüştürülmüştür. Bu sütlerde kaymak oluşmaz. İçildiğinde yağlar kana karışarak daha fazla kalori almanıza sebep olur.   
UHT sistemi ile işlenmiş sütler kesinlikle tüm mikroplardan arındırılmıştır.  Ancak zararlı bakterilerin yanında probiyotik dediğimiz faydalı bakterilerde aynı temizliğe kurban gitmektedir.  Bunun ne anlama geldiğini sütün gerçek sahibi olan buzağılar bize anlatmaktadır.  UHT süt ile beslenen buzağılar 5-10 gün içinde ölmektedirler.  Sütün endüstriyel boyutta satılabilmesi için uht ve homojenizasyon kaçınılmaz bir gerekliliktir. Çiğ yada düşük sıcaklıkta pastörize edilmiş sütün  hem soğuk zincirde kalması hem de kısa sürede tüketilmesi gerekir. Bu şekilde bir ürünü endüstriyel boyutta satmak çok zordur. 
Çiğ süt sağlıklı bir inekten sağım kurallarına uyularak sağılmışsa ve çok kısa bir süre içinde 0–4 derece arasına soğutulmuşsa son derece sağlıklıdır.  Yaklaşık 4–5 gün bozulmadan durur.  Süt içinde bulunabilecek tehlikeli mikroplardan en dayanıklısı tüberküloz basilidir ( bildiğiniz verem ).  Bu en dayanıklı mikrop bile 72 derece sütte 20 saniye içinde ölmektedir.  Bu ısıda pastörize edilen süt probiyotik özelliklerini muhafaza ederek sağlıklı ve doğal olacaktır. Bu sütle peynir ve yoğurt yapılabilir ( buzağılarda beslenebilir).  Bu sütü soğuttuğunuzda yüzeyde biriken krema istenirse ayrılıp başka amaçlarla kullanılabilir. Ekmek üstüne sürülür ya da makarnaya enfes bir sos yapılabilir.   Ben sütümü  kreması içinde olarak içmek istiyorum derseniz, kaşıkla şöyle bir karıştırmanız yeterlidir.
Aramızda bazılarımız süt içince gaz şikayetlerinden bahseder. Midemizde sütü sindirecek enzimler hazır değilse,  bu hazım problemlerini yaşarız.  Düzenli tüketimle bir süre sonra bu şikayetlerin ortadan kalkması beklenir. Biliyorsunuz süt bizim en eski gıdamız. Çok uğraştınız bir türlü alışamadıysanız ne yapalım maalesef sizin için laktozsuz süt tavsiye edeceğiz. 
Sütün sağlıklı olması için bir etkende ineklerimizin yediği yemler ve kullandığı ilaçlardır.  Yemlerin içinde  hayvanın doğasına aykırı şeyler ( et kemik unu ,  tavuk unu , bypass yağlar ve sentetik amino asitler)  olmamalıdır. Bunların bir kısmı direk olarak süte geçmekte, bir kısmı ise ineklerimizin kendi sağlıkları için risk oluşturmaktadır.  Ayrıca her canlı gibi ineklerde hastalanmakta ve ilaç kullanılmaktadır.  Bazı ilaçların vücuttan arınma süresi boyunca sütlerin insan tüketimine sunulmaması gerekir.